3 Eylül 2017 Pazar

SİCİLYA RÜZGARI ESİYOR! IL VENTO SICILIANO!


Bugün size, hiç ziyaret etme fırsatını bulamadığım, fakat en kısa sürede görmek istediğim, İtalya'nın 20 bölgesinden biri olan Sicilya hakkında bilgi vermek istedim. Yapılacaklar listemin arasına girdiği için de yazmak istedim esasında:) 

IL MARSALA 
İtalya'nın en büyük bölgesi ve adası ünvanına sahip olan Sicilya, Messina Boğazı ile ana karadan ayrılmaktadır ve Avrupa'nın en büyük volkanı olan Etna ile birlikte yükseltisi bol olan bir yapıya sahiptir. Üzüm, citrus ve bademin bol bol yetiştiği verimli topraklara sahiptir. (Marsala'yı hepiniz duymuşsunuzdur sanırım; Etna sağ olsun topraklar bereket kaynıyor.) Balıkçılık, özellikle ton balığının piyasası aktiftir. Yeraltı kaynakları ise, kükürt ve diğer minerallerin bolluğundan kaynaklı olarak, sanayinin gelişmesine imkan vermiştir. Fakat tüm bu güzellikler, ne yazık ki, halkın ihtiyaçlarını karşılar nitelikte değildir. Bölge pek çok sorunla baş etmektedir; ilk sırada susuzluk, illegal bir yönetim anlayışının var olması ve meşhur mafya. Ek olarak İtalya'nın genel anlamda ekonomik sıkıntılar çektiğini haberlerde de duyuyoruz. 

Taormina Anfiteatro 
Neyse... Ben size bu yazımda Sicilya'nın güzelliklerinden bahsedeceğim. Başta yerlileri olmak üzere turistler bu bölgeyi yazın sıcağından kaçmak ve deniz kenarında (Taormina, Cefalù gibi) yazı geçirmek ya da adalara (Eolie, Egadi) uğramak için tercih ediyorlar. Aynı zamanda topraklarının bereketi ve elverişli iklimi sayesinde pek çok kültüre ev sahipliği yapan bu bölge, tarihi miras açısından da zengin: Yunan tapınaklarına, Roma imparatorluğundan kalan su kemerleri ve mozaiklere, Ortadoğu esintili Arap stilinde inşa edilmiş binalara ve İspanyol tarzında saraylara rastlayabilirsiniz. Taormina'da özellikle Yunan etkisini daha çok hissedebilirsiniz. Resimde gördüğünüz antik amfi tiyatroda konserler, gösteriler yapılmakla birlikte, 1954 yılından bu yana Taormina Film Festivali de kutlanmakta ve bölgeye hareketlilik kazandırmaktadır. Ayrıca Sicilya'da Siracusa, Agrigento, Tindari, Segesta ve Selinunte'de bulunan amfi tiyatroları da ziyaret edebilirsiniz.

Valle dei Templi
Villa del Casale
Agrigento'dan birkaç kilometre uzakta bulunan, görülmeye değer bir tapınaklar topluluğu bulunmaktadır: Valle dei Templi. Özellikle bahar aylarında incir ve badem ağaçlarının çiçeklenmesi ile birlikte muhteşem bir manzara ile karşılaşabilirsiniz.


Enna yakınlarına giderseniz eğer, Piazza Armerina'da bulunan Villa del Casale'yi ziyaret etmemek olmaz. Burayı özel kılan mozaikleri ve "bikinili jimnastik yapan kadınlar" mozaiği en çok dikkati çekenlerden. Dönem göz önünde bulundurulduğunda hayli farklı bir çalışma. (M.S. 4.yy) Bu yapının mozaiklerinde aynı zamanda dönemin günlük yaşantısından ve mitolojik sahnelerden karelere rastlayabilirsiniz.

Kuklalar
Sicilya'nın başşehri Palermo'da Antik Roma, Bizans ve Arap kültürlerinin izlerini bir arada görebilirsiniz. Şehrin katedralleri Duomo di Cefalù, Duomo con il Chiostro di Monreale'yi ziyaret etmeden gitmek olmaz. Ayrıca Cefalù'da, Kral Şarlman ve Fransız şövalyelerinin hikayelerinin anlatıldığı, Sicilya'nın geleneksel kukla gösterilerinin yapıldığı, Opera dei Pupi görülmeye değer. Günümüzde hediyelik eşya dükkanlarında satılan, bölgenin artık sembollerinden biri haline gelmiş kuklalardan alabilirsiniz.

Son olarak bölgenin tatlılarından bahsedeyim :) Bir sürü tatlı çeşidi var ancak en popülerleri; La Pastiera, La Cassata, Il Cannolo ve Il Marzapane! Altta fotoğraflarını koyacağım.

Unutmadan eklemeliyim ki; Sicilya'da görülecek, keşfedilecek daha pek çok yer var: saraylar, kiliseler, müzeler... Artık orayı ziyaret ettiğim zaman eklerim yazıma... Ya da sizler katkıda bulunabilirsiniz...
LA PASTIERA 
IL MARZAPANE

LA CASSATA 
I CANNOLI

Kaynak: L'Italia è cultura, Maria Angela Cernigliaro, Edilingua 2009.
                                                                                 ***



*Bibliografia:  L'Italia è cultura, Maria Angela Cernigliaro, Edilingua 2009.                                                                        

27 Ağustos 2017 Pazar

HAYATINIZIN İPLERİNİ ELİNİZE ALMANIN TAM DA SIRASI!


       Hayat! Ne kadar güzel bir kelime! Bu yazıyı okumadan önce sizden istediğim, bu kelimenin sizin için ne anlama geldiğini düşünmeniz. Lütfen aklınıza gelen ilk karşılığı bir yere not edin. Kendi bakış açınızı en iyi bilinçaltınız ortaya çıkaracaktır. Hayat benim için yaptığım doğrular ve yanlışların toplamı. Çok genel bir ifade ile "tecrübe" demek. Altını biraz deşip kurcaladığımda ise, karşıma bir duvarın çıktığını fark ettim. (Biraz öz eleştiri yapınca kendiliğinden buluyorsunuz henüz keşfetmediğiniz gerçekleri.) Etrafımdakilere kendimi onaylatmayı ve sevdirmeyi ne kadar da önemsemişim. Çok sevgi dolu, insanları incitemeyen, "hayır" demeyi bilmeyen bir insan olabilirsiniz; ancak bu kadar fedakarlık ve taviz sizi istediklerinize ulaştırmayabilir. Benim şansım iyilerle daha fazla karşılaşmış olmak; ama bu sadece şans. Bir düşünün: Hayat sizin ve sadece bir tane hakkınız var. Gösterdiğiniz bu çaba, tevazu ve zahmet değer mi? Cevabı sizde...  


                                                             

25 Ağustos 2017 Cuma

EMEKLERİNİZİN KARŞILIĞI GERÇEKTEN VAR MI?



İş hayatına başlarken içinizdeki heyecanı hatırlıyorsunuzdur; yeni olan her şey hep heyecanlandırmıştır. Planlar, programlar yapılır; şemalar, grafikler hazırlanır; hedefler konur ve tüm iyimserliğinizle başarılarla dolu bir hikayeye başlayacağınızı düşünürdünüz değil mi? Üzgünüm ama siz pembe gözlüklerinizi ne yazık ki çıkarmak zorunda kalacaksınız. Yaşadığınız her acı deneyim, üzüntü, azarlama hatta onurunuzu kıran davranışlar sizi yaralayacak fakat uzak görüşlü bir insansanız ve de iyimserliğiniz dış etkenlerden kolay etkilenmiyorsa az yara bere ile atlatacağınızın garantisini verebilirim. İyi kimseler, zorlu olaylar, üzülmenizden memnun olanlar, destek olmak isteyenler, türlü kişi ve olay ile karşılacaksınız. Önemli olan şu; kim olduğunuzu unutmamak. Eğer bakış açınızı olumluya yönlendirirseniz herhangi bir zorluk sizi pes ettiremeyecektir. Seneler boyu çalışmış, çabalamış, bir düzen kurmuş olabilirsiniz ve size biri bir gün her şeyin bittiğini söyleyebilir. Normal karşılamanız gerekir. Her güzel şeyin bir sonu olduğu klişesini duyduğunuza eminim. Gerçekten de öyle; ister inanmak istemeyin ister inanın. Bundan sonraki adım geleceğinizi yeniden planlamak. Ağlamak, sızlamak, suçlamak size bir şey kazandırmayacaktır.

Bunu da buraya yazdım... Benden söylemesi...


                     

14 Mart 2015 Cumartesi

VIN SANTO


Vin Santo şarabının ismini daha önce duymuşsunuzdur sanırım. Benim için beyaz şarapların en güzeli ve değerli olanı. Tatlı şaraplar grubunda yer alan bu değerli şarap hakkında birkaç efsane var. Bu efsanelerden bahsetmeden biraz genel bilgi vermek isterim. 



Bu şarap Trebbiano ve Malvasia üzümlerinden yapılan tipik bir Toscana şarabıdır. İçimi hafif ve tadı şekerli sayılabilir. İtalya'da genellikle "cantucci" adı verilen bademli bisküvileri şaraba batırıp yumuşatarak tüketilir. Eğer Chianti'ye yolunuz düşerse Vin Santo'nun yapıldığı şarap evlerinde bu mükemmel şarabı tadabilme fırsatı bulabilirsiniz:)

Gelelim ismi hakkındaki efsanelere...

Kimilerine göre Vin Santo kutsal şaraptır; hatta Zeus'un şarabı olduğunu iddia edenler bile var... (ağzının tadını biliyor tabi tanrılar tanrısı...)


Siena versiyonu ise 1348 yılında bir francescano rahibinin, veba hastalığına yakalanmış insanları bu şarapla tedavi ettiği yönünde. Bu hikaye de Vin Santo'nun kutsal yanını oluşturuyor. Ayinler sırasında bu şarap kullanılırmış Sienalılar'a göre.

Floransa versiyonu daha eğlenceli. 1349 yılında yunan din adamı Giovanni Bessarione bu şarabı içerken birden haykırmış: " Bu Xantos'un şarabı!" Xantos, bu arada Santorini'de kuru üzümlerden yapılan bir şarap adıymış; hatta Santorini adası o zamanlar Osmalılar'ın elinde imiş ve Osmanlılar orada şarap yapımı için özel bağlar kurdurmuş bir söylentiye göre. ( Bu Osmanlılar da biliyormuş hani şarap nasıl yapılırmış ya da içilirmiş :P ) Onun bu haykırmasını masadakiler de "Santos" olarak anlamış; yani kutsal anlamına gelen "Sante". O andan itibaren Xantos olmuş Santos sonra da Santo demiş Sienalılar. 

Esasında çok romantik olmayan Vin Santo şarabı efsanelerindeki tek doğru nokta, ayinler esnasında kullanılması.

Eğer Vin Santo alırsanız mutlaka cantucciler ile deneyin; şiddetle tavsiye ediyorum.

9 Mart 2015 Pazartesi

BASILICA SANTA MARIA MAGGIORE - ROMA


Roma'da bulunan devasa Santa Maria Maggiore Bazilikası, isminden de anlaşıldığı gibi Meryem Ana'ya adanmış en büyük kilisedir; ona aynı zamanda "Basilica Liberiana" da diyorlar. Neden mi? İlginç bir hikayesi var bu bazilikanın:

352 yılında 4 Ağustosu 5'ine bağlayan gece, Papa Liberio rüyasında Meryem Ana'yı görür ve ona bir yer işaret eder; bu sırada Ağustos gecesinde kar yağmaya başlar rüyasında. Bu rüyadan etkilenen Papa hemen oraya bir kilise inşa edilmesini ister. Piazza Esquilino rüyada gördüğü yerdir; yani bazilikanın bugünkü konumu.

Bazilika çok farklı tarzları bünyesinde barındırır, çünkü yüzyıllar boyunca sağlam duran bazilikaya her yeni sanat akımıyla eklemeler yapılır. Yukarıda gördüğünüz fotoğrafta bazilikanın ana girişini görüyorsunuz. Kulenin arkasına bakarsanız ikinci bir kubbeyi görürsünüz.

Bu bazilika o kadar büyük ki iki farklı yapı geniş loca ve üç ark ile birbirine bağlanmış. Sağ tarafa doğru inşa edilmiş olan kule romanesk tarzda ve Roma'nın en uzun saat kulesi ünvanını taşıyor. Girişte, loca kısımında eski bazilikaya ait olan mozaikler bulunuyor. Pek çok sanat akımının etkisinde kaldığının da canlı kanıtları bu mozaikler. Bazilikanın içi iyon sütunlarla bölümlere ayrılmış. Zemin ise mermerden yapılmış; bu da romalı mermercilerin 200lerde ne kadar başarılı olduklarının bir göstergesi. Ahşap oymalı ve altın kaplama tavan XVI yüzyıldan kalma. Halen çok iyi durumda. Tavanın kutucuklarının merkezinde ise Papa Alessandro VI. simgesi görülüyor; bu demek oluyor ki tavan inşa edildikten çok sonra papanın talebi üzerine yeniden inşa edilmiş.


Apsis ise "Trionfo della Vergine" yani Kutsal Bakire'nin zaferini anlatan mozaik ile kaplı.

Bu bazilikanın başka bir değişik özelliği de Borghese ailesinin mezarının bazilikanın altında bulunuyor olması.

Dikkat çeken başka bir nokta daha var bu bazilika ile ilgili; Saint Jerome, İncil'i Latin dillerine tercüme etmiş olan ve ismi IV. yüzyılda "Vatikan'ın doktoru" olarak anılan azizin gömüldüğü yer olması.

Saint Jerome melekler tarafından ziyaret ediliyor - Bartolomeo Cavarozzi



















Santa Maria Maggiore - Piazza Esquilino - Bazilikanın arka görünüşü

8 Mart 2015 Pazar

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ VE MİMOZA ÇİÇEĞİ - İTALYA






Kadınlar gününde neden İtalyanlar mimoza çiçeği hediye ederler?

Çoğu kişi kadınlar gününün üzücü hikayesini ve neden 8 Mart gününün kadınlara adandığını biliyordur; ama ben yine de kısa bir özet geçmek istiyorum:

1908 yılının 8 Mart günü Newyorklu "129 kadın işçi" eşit haklara sahip olmak amacıyla ve ağır çalışma şartlarına karşı fabrikalarını protesto ederlerken büyük bir yangında hayatlarını kaybederler ve 8 Mart bu üzücü olay sonrasında kadınlara adanır. 

Peki neden İtalyanlar "Mimoza Çiçeği"ni kadınlar günü için sembol olarak seçer? 

Bazılarına göre 1908 yılında yanan fabrikanın görüntüsü mimoza ağacına benzetilir; fakat çok gerçekçi başka bir açıklama daha var. 1946 yılında; savaş sonrası, l'U.D.I. ( İtalyan Kadınlar Birliği) kadınları simgeleyecek bir çiçek ararlar I. Dünya Kadınlar gününü İtalya'da kutlamak için. Aslında mimoza seçimi biraz da mecburiyetten kaynaklanır; çünkü mart ayının başında çiçeklenmiş olan çok az bitki var ve mimoza ağacı en az pahalı olanı olduğundan (savaş sonrası ekonomik kriz yaşanıyor), İtalyanlar mimozayı Dünya Kadınlar Günü sembolü olarak seçmişlerdir.


18 Kasım 2014 Salı

EFESO ANTICO SITO ARCHEOLOGICO, LA CASA DI MARIA E SETTE DORMIENTI


Efeso è un sito archeologico più visitato in Turchia. Possiamo dire che una località unica e indimenticabile in tutto il mondo quindi ogni anno migliaia di turisti vi vengono a visitare in Turchia. 

Ad Efeso si trova uno splendido tempio di Adriano il quale è tra le sette meraviglie del mondo antico. 
Efeso fu una delle più grandi città ioniche in Anatolia. Fu molto importante sia per il commercio sia per la cultura nel mondo antico, come la capitale della provincia romana di Asia. Tra le rovine, il Teatro, la Biblioteca di Celso e dei numerosi bagni pubblici sono reperti più interessanti della città antica. 



Efeso è  molto importante anche il pellegrinaggio dei cristiani. Si trova "Casa di Maria". Dopo la morte di Gesù, la Vergine ci è stata ritrovata per vivere la sua vita in solitudine e pace.

Nei pressi di Efeso si trova anche la Caverna dei Sette Dormienti. Secondo una leggenda, sette giovani cristiani si rifiutano di fare sacrifici al tempio dedicato all'imperatore, si scappano dalla città e si rifugiano in una grotta dove si addormentano e quando si svegliano, non si accorgono che avevano dormito non solo una notte, ma ben 209 anni, vogliono ritornare in città e vedono che ormai il Cristianesimo non è più perseguitato.