18 Kasım 2014 Salı

EFESO ANTICO SITO ARCHEOLOGICO, LA CASA DI MARIA E SETTE DORMIENTI


Efeso è un sito archeologico più visitato in Turchia. Possiamo dire che una località unica e indimenticabile in tutto il mondo quindi ogni anno migliaia di turisti vi vengono a visitare in Turchia. 

Ad Efeso si trova uno splendido tempio di Adriano il quale è tra le sette meraviglie del mondo antico. 
Efeso fu una delle più grandi città ioniche in Anatolia. Fu molto importante sia per il commercio sia per la cultura nel mondo antico, come la capitale della provincia romana di Asia. Tra le rovine, il Teatro, la Biblioteca di Celso e dei numerosi bagni pubblici sono reperti più interessanti della città antica. 



Efeso è  molto importante anche il pellegrinaggio dei cristiani. Si trova "Casa di Maria". Dopo la morte di Gesù, la Vergine ci è stata ritrovata per vivere la sua vita in solitudine e pace.

Nei pressi di Efeso si trova anche la Caverna dei Sette Dormienti. Secondo una leggenda, sette giovani cristiani si rifiutano di fare sacrifici al tempio dedicato all'imperatore, si scappano dalla città e si rifugiano in una grotta dove si addormentano e quando si svegliano, non si accorgono che avevano dormito non solo una notte, ma ben 209 anni, vogliono ritornare in città e vedono che ormai il Cristianesimo non è più perseguitato.









7 Nisan 2014 Pazartesi

PALATINE- İmparator çok yaşa!-


Roma'nın yedi tepesinden biri... Tarihi eserler açısından en zengin bölge aynı zamanda... 
Roma mitolojisine göre Romolo ve Remo kurt tarafından burada kurtarılmışlar. Palatine'de ayrıca "lupercalia" pastoral festivali gerçekleştiriliyormuş. Roma'da kötü ruhları kovarak şehri temizlemeyi ve böylelikle sağlık ve bereketi serbest bırakırlarmış. 

lupercalia
Palatine kısaca eski imparatorların ve eşlerinin, tapınakların ve bahçelerin bulunduğu geniş bir tarihi alan. Roma şehircilik evleri burada inşa edilmeye başlanmış.

BASILICO SAN PIETRO

San Pietro meydanı

Hıristiyanlığın en büyük kilisesi! Bu kilisenin mihrabında bulunan altın top "Kızıl elma" olarak kabul ediliyor; yani tarihte Türk cihan hakimiyeti idealini temsil ediyor, o yüzden sultanlar hep Roma'yı almaya çalışmışlar.

San Pietro meydanı, Roma'daki birçok eser gibi Bernini imzası taşıyor. Azizlerin heykelleri aslında Bernini'nin hayal gücünü yansıtmıyor; çünkü Papalık emirleri geçerli. Ortadaki obelisk Mısır'dan geliyor diğerleri  gibi. Üzerinde çapraz bir haç bulunuyor. Etrafında 284 sütun; Bernini ve Mademo'nun imzalarını taşıyan iki çeşme bulunuyor. İçeri girdiğinizde papa mezarlarından tutun, Michelangelo'nun daha 24 yaşındayken yaptığı "Pieta" heykelini, Aziz Pietro'nun bronz heykelini, Bernini'nin muhteşem mihrağını, tarih boyunca ölümlerine kadar papalık yapmış papaların isimlerini, 320 basamaklı kubbeyi ve daha nicelerini göreceksiniz...


CASTEL SANT'ANGELO - Mausoleo di Adriano-

Herkese merhaba bugün Dan Brown'un "Melekler ve Şeytanlar" adlı
kitabına konu olan Aziz meleğin kalesi "Castel Sant'Angelo"dan bahsedeceğim.

İlk olarak şunun altını çizmeliyim ki; imparator Hadrian'ın mozolesi idi. Sonrasında şehri korumak üzere kaleye çevrildi. Papanın evi (tehlikeli zamanlarda Vatikan'dan buraya uzanan gizli bir yol ile gelirlermiş) ve hapishane olarak da kullanıldı. Hatta Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan da burada mahkumiyet yaşayanlar arasında... Bu kalede bir sürü idam, işkence olmuş; mahkumlar aç susuz bırakılmış; kasvetli bir yer olduğunu düşünebilirsiniz, taaa kiii o güzelim melek heykelinin olduğu, muhteşem manzaraya sahip terasına çıkana kadar!

Hadrian'ın mozolesi - Castel Sant'Angelo eski hali-
Peki neden buraya Aziz meleğin kalesi deniyor??? Sebebi terasında bulunan Archangel'de saklı; aslında Mikail'in bir görüntüsünden esinlenerek yapılmış. Montelupo bu meleği ilk tasarlayan isim; günümüzdeki bronz olan Peter Anton von Verschaffelt tarafından yapılmış; çünkü Papa Paul III kendi özel dairesine almış Montelupo'nun mermer olanını. Her neyse; bu melek neyi anlatıyor peki? Roma'daki hiçbir şey gibi bu eserin oraya konması da tesadüf değil. Çok önemli zamanları unutturmuyor Roma halkına '500 lerdeki büyük veba salgını! Bu melek  yere iniyor; yani Mikail ve veba salgını çektiği kılıç ile yeryüzünden siliniyor efsaneye göre...

passetto di Borgo- papaların vatikan'dan castel Sant'Angelo'ya giden gizli yolu
Günümüzde Castel Sant'Angelo bir sergi sarayı olarak kullanılıyor. Roma imparatorlarının küllerinin bulunduğu bir oda bile var. Apollo ve Clement VII özel odaları bulunuyor. İçinde ayrıca ulusal müze var. 

Belki bilirsiniz Puccini'nin Tosca operasının sarı sahnesi burada geçiyor:)








6 Nisan 2014 Pazar

TİYATRO MARCELLUS- THEATRUM MARCELLI - TEATRO MARCELLO

Resimde gördüğünüz tiyatro Marcello aslında çok kutsal bir yer, yapımı için birçok tapınak yerle bir edilmiş; mutlaka önünden geçip "aa Colosseo'ya ne kadar benziyor, minyatürü gibi" demişsinizdir. Roma'nın gettosunda bulunan bu antik Roma tiyatrosu için Giulio Cesare çok çaba harcamış fakat ne yazık ki tiyatronun yapımına onun ölümünden sonra başlanmış. Daha inşası bitmeden içinde oyunlar sergilenmiş bile; mesela "ludi saeculares" bunlardan ilki. 

Augustus açılışı gerçekleştiren imparator. Peki neden o? Giulio Cesare'ye duyduğu sevgiden değil tabi ki... Augustus'un kız kardeşi Octavia'nın ilk oğlu. Hep siyaset yüzünden adeta Augustus'un varisi gibi bir sağa bir sola çekilmiş zavallı Marcellus. Henüz 3 yaşında iken Sextus Pompeius'un kızı ile sırf barış gerçekleşsin diye nişanlandırılmış. Birçok etkinlikte Augustus'un yanında yer almış ve herkes onun Augustus'un yerine geçeceğini düşünmüş. Augustus onun adına bu tiyatroyu yaptırmak istemiş ama Marcellus daha tiyatro bitmeden hastalanarak ölmüş.

Tiyatro Marcellus görüntü olarak Colosseo'ya benzetilir; aslında aynı özelliklere de sahiptir. Korit, dor, iyon sütunları var. 16.yüzyıl sonrasında Orsini ailesinin ikametgah ettiği yer olmuş. Yani Peruzzi çatıyı inşa etmiş ve tiyatro olmuş ev. Günümüzde hala tiyatro sakinleri üst katlarda yaşıyor. Ne kadar havalı değil mi? :)

- Nerede oturuyorsun?
- Aaa evim hemen Marcello'nun üstü, akşam müzikal izlemeye beklerim sizi...


5 Nisan 2014 Cumartesi

TİBER ADASI VE NEHRİ- L'ISOLA TIBERINA


Tiber nehri ve adası şimdiki konumuz...
Tiber nehri her zaman Roma ticareti için kritik bir öneme sahip. Onun sayesinde gemiyle taş, kereste ve gıda maddesi taşınırmış. Nehrin yoğun tortusu yüzünden limanlar kısa sürede kullanılamaz hale gelmiş hep. "Ostia" ise en önemli liman. Buğday, zeytinyağı ve şarap ticareti en revaçta olanlar..

Tiber adası ilginç bir yer. Roma'nın gettosuna ulaşıyoruz onu bağlayan Fabricio ve Cestio köprüleri ile. Köprülerde restorasyon yaptıran Bizans imparatorlarının isimleri yazılırmış. Efsanesini duydunuz peki??? Birçok söylenti var. Mesela Tarquinius Superbus nefret edilen bir imparatormuş. Romalılar onu öldürdükten sonra bedenini Tiber nehrine atmışlar. Ölü bedeninin toprağa ulaştığı nehir zemininde tortular birikmeye başlamış ve Tiber adası oluşmuş. Başka bir söylentiye göre, eski zamanlarda, daha hıristiyanlık yayılmadan önce, Tiber adası kötü şanından dolayı kaçınılan bir yermiş. Sadece en kötü suçlular ve bulaşıcı hastalıklara yakalanan insanlar bulunurmuş. Karantina bölgesi gibi... Üzerine tapınak inşa edilince de adanın kötü şanı sona eriyor. Tapınağın ismi "Aesculapius Tapınağı". Yunan ilaç ve sağlık tanrısı adına inşa ettirilmiş. Kayıtlara göre M.Ö. 293 yılında Roma'da ciddi bir veba salgını olmuş. Roma Senatosu Aesculapius tapınağını yaptırmaya karar vermişler. Ve Tiber adasını bir gemi şeklinde inşa ettirmişler. Hastalanan insanların şifa bulması için adeta bir gemi. Şimdi "Fatebenefratelli" hastanesi adanın batı kısmında işlevini sürdürmeye devam ediyor...

Aesculapius tapınağı canlandırma

BÜYÜK SİRK - CIRCO MASSIMO!!!! - CIRCUS MAXIMUS



Circus Maximus, Romalılar'ın uğrak mekanı. Tarih boyunca her türlü gösteri, ilan, tören bu alanda olmuş ve tarihten en büyük zararı da maalesef bu alan görmüş...

Aventine ve Palatine tepelerinin arasında, Etrüks krallarının mekanı, halkın oyun ve eğlence için bir zamanlar sık sık takıldığı :), Giulio Cesare'nin kitlelere daha rahat ulaşabilmesi için genişlettirdiği, şimdilerin devasa futbol ve yürüyüş sahası, konser ve gösteri alanı dersek tarihi dönüşümünü kısaca sizlere aktarabilirim, kısacası Roma sosyal hayatının kilit noktalarından...

İmparator Domitian, Palatine'deki sarayından ( yukardaki resimde görülen kalıntılar) oyunları daha rahat izleyebilmek için sarayını Circo Massimo ile birleştirmiş. Araba yarışları oyunlardan en popüler olanı. ( tek at olmaz mutlaka üçten fazla at ile çekilen arabalar moda idi Antik Roma'da). Pist gibi gözükmesinin sebebi de bu. Ortasındaki yükseltiye spina adı veriliyor. İtalyanca'da diken anlamına gelir. Çıkıntılığının sebebi... Heyecan yaratmak maksat at arabaları orda mücadele ederken kaza yapsın ve tansiyon yükselsin. Halk ne kadar eğlenirse o kral sonuçta o kadar başarılıdır. Dönme noktasına da meta adı verildi. Meta da kasten kaza olsun diye inşa ettirilmiş sanki...

Eskiden spina'nın üzerinde tanrı heykelleri varmış ve oturaklar ile başlangıç kapısı bulunurmuş; şimdi ise Circo Massimo adeta terk edilmiş bir saha görüntüsünde. Colosseo gibi Circo Massimo'da nasibini almış tarihten...
Bu heykellerin, oturakların ve kapının parçalarının çoğu Orta çağ romasında başka yapıların inşası için kullanılmış; örneğin Piazza del Popolo'da bulunan obelisk, öncesinde Circo Massimo'da imiş. 

Efsanevi grup - The Rolling Stone - Burada ne alaka! demeyin...

Tüm bu yağmalamaya rağmen popülerliğini kaybetmiyor Circo Massimo; yapısı gereği hala birçok aktivite için Roma içindeki en uygun alan. 2006 Dünya Kupası kutlamalarında burayı televizyonda kesin görmüşsünüzdür, pardon yaklaşık 700bin kişi vardı; görememiş de olabilirsiniz... Yaklaşan başka bir etkinlik var: 22 Haziran 2014 tarihinde Rolling Stone 50. yılını kutlama amacıyla başladığı dünya turnesinin İtalya ayağı konserini Circo Massimo'da verecek. Kaçırmayın derim....

Circo Massimo -model-



PARCO BORGHESE - Roma'da gizli bir cennet!


Resimde gördüğünüz bu muhteşem yerden biraz bahsedeceğim sizlere... Roma'nın üçüncü büyük parkı...
Birinci ve ikinciyi merak ediyorsanız hemen söyleyeyim:
1. Villa Doria Pamphilj
2. Villa Ada

İtalyan bahçecilik sisteminin İngiliz stili ile harmanlandığı küçük yapılar, çeşmeler ve minik göllerin bulunduğu şirin bir park. Esasında Kardinal Scipione Borghese'ye aitti. Artık isminin nereden geldiğini biliyorsunuz :) Scipione Borghese kim derseniz de; Papa Paolo VII nin yeğeni; önemli bir isim yani :) 17. yüzyılda bir üzüm bağıymış bu güzel park. 9 tane girişi bulunuyor; yani azımsanmayacak derecede büyük bir park. İçinde Borghese müzesi, hayvanat bahçesi, Etrüks müzesi, Medici villası ve cafeler, restoranlar, göletler var; muhteşem bir yer. Orada dinlenmek ve kitap okumak apayrı bir keyif...

1901 yılında İtalyan devleti tarafından satın alınmış bu kompleks ve 1903 yılında da halka açılmış. İsmi de Umberto I olarak değiştirilmesine rağmen, İtalyanlar ona hala Parco Borghese demeye devam ediyorlar; eski köye yeni adet olmaz yani :)

Parkın en sık kullanılan girişleri; Porta Pinciana, İspanyol merdivenlerinin ve Piazza del Popolo'nun ordan ama anıtsal girişli olan Piazzale del Flaminio'yu tavsiye ederim.

İyi gezmeler...
Flaminio girişi

3 Nisan 2014 Perşembe

BOCCA DELLA VERITA' (Asla Yalan Söyleme!)

Audrey Hepburn ve Gregory Peck - Roma Tatili
Gerçeğin ağzı "Bocca della Verita'" filmlere sahne olmuş çok eski bir Antik Roma eseri... Santa Maria in Cosmedin kilisesinde bulunuyor. Tarihin ilk yalan makinesi diyebiliriz :) 

6. yüzyılda Roma kalıntıları üzerine kurulmuş, 8. yüzyılda Tiber nehri kıyısında yaşayan bir katolik yunan topluluğuna verilmiş ve sonrasında romanesk Santa Maria in Cosmedin kilisesinin revağında 17. yüzyıldan beri asılı duruyor Bocca della Verita'. 

Eski bir kanalizasyon kapağı olduğunu söyleyenler de var; bir Roma çeşmesinin parçası olduğunu da. Bazıları da kutsal bir su kuyusunun kapağı diyor. Aslında bir pagan tanrısının, muhtemelen Oceanus'un tasviri. Romalılar için ise Tiber nehrinin antik tanrısı Bocca.


1 Nisan 2014 Salı

GIULIO CESARE VE AUGUSTUS FORUMU

Giulio Cesare
Bu yazımda Cesare ve Augustus forumlarından kısaca bahsedeceğim.
Sezar forumu kendi için yaptırarak yüceliğini göstermeye amaçlamış. Forum, aslında ek hizmet için yapılmış; toplantılar rahatlıkla yapılabilsin diye... Bu foruma Sezar çok yatırım yaptırmış; sonrasında ise tapınak haline gelmiş ve senato için bir toplanma yeri olması sonucunu doğurmuş. Senatoyu, toplantı yerinin Sezar forumu olması baya kızdırmış söylentilere göre... :) Bu sebeple inşa çalışmaları sırasında "Curia" olarak kullanılmış; yani Roma erken döneminde toplulukların bir araya gelip müzakere yaptıkları yer. Augustus tarafından da yapımı tamamlanmış. 

Bu arada Sezar'ın köklerinin tanrıça Venüs'e dayandığı iddia ediliyor... :)



Ve tabi ki Augustus Forumu... Antik Roma'da imparator Augustus (Augusto) tarafından inşa ettirilen bir imparatorluk forumu. Forum içerisinde Mars Ultor tapınağı da bulunuyor. M.Ö 42 yılında yapılan Filippi Savaşı sırasında Roma savaş tanrısı adına bir tapınak bu. Marcus Antonius'un yardımı ile savaşı kazandıktan sonra, Augustus kendisini evlat edinen üvey babası Cesare'ın intikamını almış.

Augustus Forumu

Augustus M.Ö 27 yılında Roma'nın ilk imparatoru olmuş. Forum'un inşa edildiği arazi, Augustus'un kendi mülkü imiş. 

Mars Ultor tapınağı canlandırma


24 Mart 2014 Pazartesi

HALKIN MEYDANI "PIAZZA DEL POPOLO"

Bugün ise Roma'nın bir başka güzel meydanı olan, mağazalar cenneti Via del Corso'yu takiben karşımıza çıkan Piazza del Popolo'dan bahsedeceğim.

Roma'daki en büyük meydan öncelikle. "Pincio" yani Ceaser'ın bulunduğu balkonlu yapıyı ve taa Mısır'dan, II. Ramses döneminden, taşınmış obeliski barındıran meydandan bahsediyorum:)

Via del Corso tarafından ilerlediğinizde Piazza del Popolo ikiz kiliseleri ile karşılar sizi. Barok tarzdaki bu kiliselerden birinin ismi "Santa Maria dei Miracoli" diğerinin ismi ise "Santa Maria in Montesanto".  Aurelio duvarlarının kuzey tarafında bulunan bu ikiz kiliseler görünüşte gerçekten birbirlerinin aynı gibi dursa da; çok dikkatli incelemek gerek; belirgin farklar göreceksiniz. Bu kiliselerin yapım zamanları Orta çağ, Rönesans dönemine rastlıyor. Carlo Rainaldi, Papa II Alexander için tasarlamış. Bir papa için yazlık ev inşa edecek değildi ya!... :) Hoş bunu talep eden papalar yoktu değil; ne demiş Romalı vatandaşlar " L'abito non fa il monaco!".....  Kıyafet keşiş yapmaz; içinde olmalı insanın:) Neyse geyiği bırakayım ve konuma devam ediyorum izninizle efendim....

Santa Maria in Montesanto
Karmelit rahiplerine ait Santa Maria in Montesanto kilisesi, ismini İsrail'deki Karmel dağından almış. Girişin üzerindeki, dış tarafta bulunan aziz heykelleri tabi ki Bernini imzası taşıyor. 12 köşeli bir kubbesi ve elips bir zemini var bu kilisenin. 1953 yılında Monsignor Ennio Francia "Mass of Artists" hareketini başlatmış; yani bir nevi "sanat için dua,  tanrı için sanat" akımı gibi bir şey. Ekim ayının son cuma gününden haziran ayının 29. gününe dek ayinler, müzik eşliğinde, sanatkarlar tarafından yönetilirmiş ve ayin sonunda bir rahip de sanatkarlar için dua edermiş. Bu sebeple bu kiliseye "Sanatkarlar Kilisesi" de deniyor.

Santa Maria dei Miracoli




Daire şeklindeki zemini ve 8 köşeli kubbesi ile ikiz kiliselerimizden Santa Maria dei Miracoli, ismini içinde bulunan muhteşem bir Bakire Meryem freskinden alıyor. Bernini'nin öğrencisi Antonio Raggi iç kısımda stuccowork çalışması uygulamış; yani iç kısımda süsleme için kullanılmış ince harç tabakası. 




Piazza del Popolo 1834 yılında Valadier tarafından tekrar inşa edilmiş. Meydana bir obelisk ve havuz eklenmiş. Şimdilerde o havuzun önünde dinlenebiliyorsunuz ve o obeliskin altında mini bir açık hava konserini izleyebiliyorsunuz. Bu obelisk, Augustus zamanında Mısır üzerinde kazanılan zaferleri kutlama amacıyla Roma'ya getirtilmiş. Hatta Roma'ya taşınan ilk obeliskmiş. Augustus'un önceden koydurttuğu yer, kazanılan zaferlerin savaş sonrası kutlanıp, şenlik yapıldığı, ganimetlerin sergilenip, çeşitli gösterilerin ve oyunların gerçekleştiği yer olan "Circus Maximus" Büyük Sirk imiş. Bu Flaminio obeliski tam olarak 36,5 metre uzunluğunda. 

Pincio
Meydan adını kuzey girişinde yer alan rönesans kilisesi Santa Maria del Popolo'dan alıyor. Barok tarzdaki bu kilise için bir rivayet var ve oldukça ilginç. Kilise, bölgede gezdiği söylenen Neron'un hayaletini def etmek için yapılmış diyorlar, benden söylemesi....

Bu şimdilik bu kadar...

Merak edenler için :)
Circus Maximus ( Canlandırma)

Circus Maximus <gerçekten maximus :) >






16 Mart 2014 Pazar

PANTHEON "Tanrıların Evi"




Yunanca "tüm tanrıların tapınağı" anlamına geliyor Pantheon. İlk olarak Antik Roma'nın tüm tanrıları için tapınak olarak inşa edilmiş. Pantheon kavramı günümüzde ise önemli kişilerin gömülü olduğu anıtlar için kullanılıyor.

Tüm Roma yapıları içinde en iyi korunmuş olan binadır Pantheon. Dikkatli incelerseniz hiçbir noktasında bir eklenti ya da restorasyon izine rastlamazsınız. 7. yüzyıldan bu yana hıristiyan kilisesi olarak kullanılan Pantheon, Roma'daki en eski betonarme kubbeli binadır. Navona meydanına ve Campo de' Fiori'ye çok yakındır. 

Pagan Roma tanrılarına adana tapınak, MS 118-125 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapı, imparator Hadrian tarafından yaptırılmış. Yapılış amacı, Augustus'un arkadaşı ve komutanı Marcus Agrippa'nın MS 80 yılında 
Hadrian
yanan Pantheon'un yerine konumlandırılmasıdır. 

Pantheon'nun giriş kısmında Latince yazılmış Marcus Agrippa'ya ithaf edilen bir yazı görülür. Yazıda " M. Agrippa, Lucius'un oğlu, üç kez konsül olan kişi yapmıştır." yazmaktadır. Yazının üst kısmında bir boşluk vardır. Burada önceden Titanların savaşını gösteren figürlerin olduğuna inanılmaktadır. 

Romalılar, Pantheon'u inşa ederken kullanılan vmalzemelerin ne kadar ağır olduklarının farkındaydılar. Bu nedenle kubbede daha hafif malzeme kullanmışlar. Girişin iki kısmında Augustus ve Agrippa'nın heykelleri bulunmaktadır.

Döneminde harika mimari planları olmasına karşın Hadrian, hiçbir yapıya kendi ismini vermemiştir. 

Günümüzde Pantheon kilise olarak kullanılmaktadır. Vittorio Emanuele II gibi önemli isimlerin mezarları bulunuyor.



Pantheon'un eski halinin canlandırması



CAMPO DE' FIORI ve GIORDANO BRUNO



İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist Giordano Bruno...
Bilimsel yöntemler dışındaki yollarla gizli bilginin araştırmacısı...
Copernic ile aynı fikirde olan Bruno aynı zamanda tam bir doğacı...

Evrenin sonsuz ve eş dağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi ve sonunu hazırladı!
Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik kilisesinin engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edildi ve Campo de' Fiori meydanında yakılarak ölümüne karar verildi. Yıllar sonra ise öldüğü yere heykeli konuldu ve üzerinde "Ateşe verildiği bu yerde, öngördüğü kuşaklardan Bruno'ya" yazıldı.

Giordano Bruno Heykeli

Piazza Navona'ya çok yakın olan Campo de' Fiori, bir efsaneye göre meydan ismini Pompeo'nun sevdiği kadın Flora'dan almış. Başka bir rivayete göre ise meydana bu ismin verilmesinin nedeni verimsiz olan bu alanın verimli ve renkli hale getirilmesiydi.



Campo de' Fiori, Antik Roma'da "Venus Victrix Tapınağı" ve "Pompey Tiyatrosu" nun olduğu yere yapılmış. Bu meydan tarih içerisinde yarışlara, idamlara ve önemli organizasyonlara ev sahipliği yapmış. Bu meydanda pazar günü hariç, her gün pazar kuruluyor günümüzde.

10 Mart 2014 Pazartesi

PIAZZA NAVONA


Muhteşem bir meydandan bahsetmek istiyorum bugün sizlere, Piazza Navona! Gündüz başka, gece başka... Roma'daki en ünlü meydanlardan biri. 

Eskiden bir stadyum şeklinde inşa edilen Piazza Navona, Roma hayatının en canlı merkezlerinden biridir. Barok tarzının hakim olduğu bu meydanda zamanında çok çeşitli organizasyonlar düzenlenmiş, pazarlar ve panayırlara ev sahipliği yapmıştır.

Meydanda mimar Bernini'nin "Fontana di Quattro Fiumi", Barromini ve Cortona'nın eserleri bulunuyor. Bir efsaneye göre Bernini ve Barromini'nin rekabetini yansıtıyor Piazza Navona. Bernini nehir tanrıları ile paganizmi yansıtırken; Barromini meydanda kilise ile Hıristiyanlığı temsil ediyor. Quattro Fiumi çeşmesinin tam karşısında bir kilise bulunuyor. İsmi "Sant'Agnese". Barok tarzındaki bu kilise meydanda muhteşem bir şekilde beliriveriyor. Bir dinsiz ile evlenmeyi reddettiği için öldürülen bakire Sant'Agnese hitaben yapılmış Agnese kilisesi. 



Quattro Fiumi çeşmesinin tabi ki bir anlamı var. Dört kıtadaki dört farklı nehri simgeliyor. Afrika'da Nil, Avrupa'da Tuna, Asya'da Ganj ve Amerika'da Rio de la Plata...
Nil nehrini temsil eden figürün başı örtülü ve önünde bir palmiye bulunuyor.






Günümüzde açık hava kafeleri, restoranları ve mevsimsel fuarlarıyla hareketlenen bu meydanda Aralık ve Ocak aylarında oyuncak ve beşik satışı yapılan bir panayır oluyormuş. Maalesef hiç denk gelemedim...

Meydanda Quattro Fiumi çeşmesinden başka bir de "Fontana del Nettuno"  ve "Fontana del Moro" çeşmeleri de bulunuyor. 

Piazza Navona zamanında sporcular için stadyum olarak inşa edilmiş. Şekli itibariyle gösteriler için çok uygun bir meydanmış. Bunun yanı sıra Ağustos ayında çeşmelerin giderleri kapatılır, meydan sular altında bırakılır, zenginler arabalarıyla sularda gezer ve çocuklar da sularda oynarlarmış çok eskilerde...

Fontana del Nettuno (Poseidon) in Piazza Navona 


Fontana del Moro in Piazza Navona


Aralık ayındaki Yılbaşı Panayırı

Günümüzde ise meydanda bir sürü karikatürist göreceksiniz, meydana çok hoş bir güzellik katmışlar...
Ayrıca yakınlarında, Palazzo della Cancelleria'da  Leonardo da Vinci'nin icatlarının simülasyonlarının olduğu bir sergi bulacaksınız...



İyi gezmeler...






5 Mart 2014 Çarşamba

TİTUS KEMERİ - ARCO DI TITO

Merhaba bugün tanıyacağımız eserin ismi Titus Kemeri... Kolezyum'un yanı başındaki zafer anıtı...

Titus, M.S. 70'teki Yahudi ayaklanmasını bastıran bir general.

Kolezyum ile Forum alanı arasında bulunan bir tak diyebiliriz...

Üzerindeki oymalar Titus'un kazandığı zaferleri anlatıyor. İç kısıma doğru bakarken başınızı yukarı kaldırdığınızda belirgin bir şekilde görülen "Yedi kollu Şamdanı" ve onu taşıyan dört askerin temsili bir rölyef göreceksiniz. Bu rölyef, Yedi Kollu Şamdan'ın Roma'ya getirilmiş olmasının kanıtı sayılıyor. Kimilerine göre, bu bir insan boyundaki som altından yapılmış şamdanın serüveni Roma'da sona ermiyor. Oradan Bizans'a götürüldüğüne inanılıyor. Kimilerine göre ise, özgün olanı yani, Musa'nın yaptırmış olduğu Yedi Kollu Şamdan Süleyman Tapınağı'nın bilinmeyen bir yerine saklanmış. Yedi kollu olmasının tabi ki bir anlamı var. Yedi boyut, yedi merdiven... Tevrat'ı incelerseniz bu şamdanın açıklamasını bulabilirsiniz. Musevilerin dini törenlerinde yer alan çok önemli bir şamdan. İsrailliler, geleneksel olarak Yedi Kollu Şamdan'ı "Menorah" diye anar, yani "Tanrı'nın Lambası".


Bu yazım da bu kadar... Bu sayfadan ayrılmadan önce aşağıdaki videoyu izlemenizi şiddetle tavsiye ederim :)


1 Mart 2014 Cumartesi

COLOSSEO - KOLEZYUM - COLOSSEUM


Bugün sizlere Kolezyum hakkında birkaç bilgi vereceğim...

Muhteşem bir tarihi eser olan Kolezyum, bildiğiniz üzere Roma'da bulunuyor. Tüm ihtişamıyla asırlara meydan okuyan Kolezyum, eski çağlarda imparatorları, gladyatörleri ağırlarken şimdi de biz turistlere ev sahipliği yapıyor dünyanın 7 harikasından biri...

Asıl adı Flavianus Amfiteatro olan Kolezyum yapıdan da anlaşıldığı üzere bir arena. Asıl adını Flavium Hanedanlığı'ndan alıyor. Neden mi??? Vespasianus tarafından MS 72 yılında yapımına başlanıyor ve MS  80 yılında oğlu Titus tarafından tamamlanıyor. Imparatorlar burada hem kendilerini hem de halkını eğlendirmek amacıyla gladyatör dövüşleri düzenliyor. Tamam imparator ve halkın amacı belli, eğlenmek; peki ya gladyatörlerin!? Bir dizi savaş sonunda özgürlüklerine kavuşmak, Roma vatandaşı olmak için savaşıyorlar. Genellikle kölelerden, mahkumlardan ve suçlulardan oluşan gladyatörler arasında birkaç kadın gladyatörün olduğunu biliyor muydunuz peki? 55.000 seyirci kapasitesine sahip olan Kolezyum'da bir günde birkaç dövüş
zafer işareti yapan kadın gladyatör heykeli
yapılırmış ve ara sıra kana bulanan toprağı yenisi ile örtmek gerekirmiş. Bu savaşlar Hıristiyanlığa kadar devam etmiş fakat insan ölümleri sebebiyle sonlandırılmış. Bütün bu gladyatör savaşlarının yanı sıra halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, savaşların canlandırılması, mitolojik dramalar da sahne alırmış Kolezyum'da. Daha başka birçok amaçla kullanılmış; barınma, istihdam, taş ocağı, kışla, Hıristiyan türbesi gibi... 

Colosseo, yani Kolezyum ismi aslında Neron'un devasa heykelinden esinlenilmiş. Çok eskiden Kolezyum'un yanında bu devasa heykel bulunuyormuş. İtalyanca Statua Colossale di Neron olarak geçiyor; çevirisi devasa Neron heykeli.

Neron heykeli ve Colosseo canlandırma










7 Temmuz 2007 tarihinde Kolezyum "Dünyanın Yedi Harikası"ndan biri olarak seçilmiş. Günümüzdeki durumu biraz kritik. Depremler ve taş hırsızlıklarından müzdarip durumda...

Roma imparatorluğunun ikonik semboli Kolezyum'un Katolik kilisesi ile yakından bağlantısı da var. Paskalya öncesi Cuma günü Papa, amfitiyatroda fener alayı düzenliyor.

5 cent'in arkasına bir bakın bakalım, ne göreceksiniz? :)

Bu arada iyi seyirler; süper bir belgesel göreceksiniz...


24 Şubat 2014 Pazartesi

FORO TRAIANO E LA COLONNA (TRAJAN FORUMU VE SÜTUNU)

Mercati Traiani  (Trajan Pazarları)
Roma'da bir başka tarih ve üç boyutlu bir belgesele ne dersiniz?
Trajan Forumu canlı bir örnek...

Basilica Ulpia, Trajan Sütunu ve İkiz Tapınaklar


Roma İmparatorluğunun son imparatoru Trajan'ın emriyle 106 yılında  Daçya'nın fethiyle elde edilen ganimetlerle inşa edilmiş. Bu anıtsal yapı için Quirinale ve Capitoline tepelerinin kenarları yontulmuş. Trajan büyük bir zaferi işaret ediyor bizlere...



Trajan Sütunu

Bu forum inşa edilirken Daçyalılar ile yapılan savaşın anılarını bir sonraki nesillere aktarmak için bir de sütun dikilmiş; Colonna Traiano.

Bu kompleks birçok amaç için kullanılıyormuş. Forumda bulunan, Roma forumundaki en büyük bazilika olan, Basilica Ulpia'da "Atrium Libertatis", "manomissione" seramonileri yapılıyormuş; yani kölelerin patronları tarafından özgürlüklerine kavuşma töreni. 319 -415 yılları arasında  kanunların ilanı yine Trajan forumunda gerçekleşirmiş. Bu meydanda geç imparatorluk dönemi boyunca kültürel aktiviteler gerçekleştirilmiş. Forumda iki tane biri yunan diğeri ise latin kütüphaneler bulunuyormuş. Bu iki kütüphane aynı zamanda arşiv olarak da işlev görüyormuş. 801 yılında gerçekleşen büyük depremde yapının önemli bir kısmı yerle bir olmuş. 


Trajan




XII ve XIV yüzyılları arasında ( i mercati traiani) Trajan pazarları yapısal olarak değişime uğramış ve ordu tarafından savunma amaçlı kullanılmaya başlanmış. Günümüzde Trajan pazarlarının içinde Museo della citta Romana bulunuyor. Bu yapının tamamı mermer ve plasterden yapılmış. Yapı, depremden  hasar görmeden önce; Marco Aurelio'nun Campidoglio'da olduğu gibi Trajan'ın atlı büyük bir heykeli bulunuyormuş. 





38 metre yüksekliğindeki Trajan sütunu ise, Trajan'ın Daçya'ya yaptığı iki seferi kabartmalarla sarmal bir şekilde anlatıyor; adeta bir belgesel izliyor gibisiniz.

Sütunun içinde yukarıya kadar çıkan sarmal bir merdiven ve Trajan'a ait olan bir mezar odası bulunuyor. En üstte yapıldığı dönemde tunçtan bir kartal varken; Trajan'ın ölümünden sonra onun heykeli konmuş. 1588 yılında da onun yerine Aziz Petro'nun bir heykeli dikilmiş. Sütunun üzerinde sarmal olarak bir bezeme bandı üzerinde kabartmalar yapılmış. Tam olarak Helenistik dönem eseri. Bu sütunun bir benzeri de Via del Corso'da bulunuyor; fakat o Marco Aurelio'nunki.




Trajan forumuna geldiğinizde dikkatinizi çeken birbirinin aynı iki yapı göreceksiniz. İkiz tapınaklar...
Tempio del Divo Traiano ve Plontina. Sonrasında da Adriano'nunki de eklenmiş.

Bu günlük bu kadar...






Colonna Marco Aurelio
canlandırma